ALINTI – Dedemin Kiracısı Kuduruk Çıktı! 2.BÖLÃœM

ALINTI – Dedemin Kiracısı Kuduruk Çıktı! 2.BÖLÃœM
Zübeyde abla mesajında, yarın sabah kendisini yakın bir ilçede bulunan alışveriÅŸ merkezine götürüp götüremeyeceÄŸimi soruyordu. “Tabi götürürüm abla!” diye mesaj attım. Bir süre sonra cevap geldi, “Rahmetli kocamın maaşı yattı, kendime kıyafet almak istiyorum, senle beraber bakarız diye düşünmüştüm. Senin de iÅŸin yoksa akÅŸama doÄŸru da beraber geliriz!” diye. Ama garip olan, bunu daha bir gün önce kardeÅŸinin evinde tanıştığı biriyle yapmak istemesiydi. Ya kadın beni çocuk olarak görüyordu, yada benimle ilgili farklı düşünceleri vardı. Ben de cevap olarak, “Ne yapmak istersen yaparız abla, sen merak etme. Ä°yi geceler!” yazıp yolladım.

Sabah 9:00 gibi annem kahvaltıya uyandırdı. Gayet normaldi, ilaçla uyuduÄŸunu anlamamıştı. Kahvaltımı yaptıktan sonra mutfakta dedemden kaçarak sigaramı içiyordum. İçerden annem seslendi, “Seni Zübeyde abla diye biri arıyor!” diye. KoÅŸarak gittim, annemin elinden telefonu kapıp, meÅŸgule aldım. Annem sordu, “Kim bu?” diye. Ben de, “Okuldan bir abla, Ankara’ya gelecekti, gelmiÅŸ herhalde, ondan arıyordur…” dedim. Ama annem inanmadı ki, “Hıı, eminim öyledir!” dedi munzurca gülerek.

Annem çok anlayışlı bir insandır. Ben Lisedeyken eve kız atacağım zaman anneme, “Hadi anne komÅŸulara git, ev bana lazım!” derdim, annem de durumu anlar “Ortalığı fazla dağıtma, ben gelmeden de evde kimse olmasın!” der komÅŸulara giderdi. Bu sayede Lisede ev sıkıntım olmamıştı. OkuduÄŸum lisede de verici kız da çok olunca, her hafta mutlaka biri gelirdi eve. Bir keresinde de üst katımızda kalan komÅŸumuzun bana olan yavÅŸamasını ben anlamadan annem anlamış, “Bu kadın kaşınıyor, aman deyim sen elini sürme, başımızı belaya sokma!” demiÅŸti. Gerçekten de anemin dediÄŸi gibi olmuÅŸtu, kadın beni her gördüğünde sarılıp öper, süzer aÅŸkımlı hayatımlı konuÅŸup cilveler yapardı. Ama ben hiç kötü gözle bakmamıştım. Annem gözümü açmış, ama geç açmıştı. Ben kadınla yakınlık kuramadan taşınıp gitmiÅŸlerdi.

Avluya çıkıp Zübeyde ablayı aradım. “Ne zaman gideriz?” diye soruyordu. “Bir saat sonra evden alırım abla seni!” dedim. Ama o, “KomÅŸular görür ÅŸimdi gündüz gözüyle, yanlış anlamasınlar, çarşıdan alırsın beni!” dedi. Ben de, “Tamam!” diyerek kapattım telefonu.

Eve girip üstümü deÄŸiÅŸtirdim, diÅŸlerimi fırçalayıp zaman öldürdüm biraz. Çıkmaya yakın Handan abla geldi bize, annemle otururken, “Ne haber yakışıklı?” dedi. “Ä°yidir ablam, senden ne ne haber?” dedim. “Çok güzel uyudum, baya bir enerjiÄŸim!” dedi gülerek. Annem de, “Ä°yi o zaman, gel senle halı yıkayalım, enerjini boÅŸa harcama!” dedi. Ben de, “Süper fikir, ben kaçıyorum kızlar, akÅŸama gelirim!” diyerek çıktım yanlarından. Handan ablanın suratı düşmüştü, ne umdu ne buldu. Annem onun enerjisini alırdı akÅŸama kadar.

Zübeyde ablayla buluÅŸacağım yere geldiÄŸimde beni bekliyodu. Altında dizinin hemen üstünde siyah pileli bir etek, üstünde fazla dekolte olmayan yarım kollu beyaz bir body vardı. Arabaya binip, “Naber canım?” diyerek dudağıma yakın bir yerden öptü. Åžaşırmıştım, o da anladı ama hiç bozuntuya vermedi. Sonra, “Ee, gitmiyormuyuz, çok iÅŸimiz var daha!” diye ÅŸakayla dizime vurdu. Yola çıktık, 15 km yolumuz vardı, ben de vakit kaybetmemek için süratle gittim. 15 dakika sonra geldik alışveriÅŸ merkezine. Ankara’daki AVM’lerle kıyaslanamaycak derecede küçük bir yerdi. Zübeyde abla, “Hemen alışveriÅŸe baÅŸlayalım mı, yoksa birÅŸeyler içelim mi?” diye sordu. Ben de, “Biran önce alalım ne alacaksak, sonra içeriz!” dedim.

Normal kıyafetlerin satıldığı 3-4 tane maÄŸaza vardı zaten. birkaç etek pantolon aldı denemek için, önce bana gösteriyor, onay verirsem kenara koyuyordu kıyafetleri. Ben de birkaç kısa etek bakınıyordum ona uygun. Aradığımı bulmuÅŸtum, beyaz, dizinin 2 karış üstüne gelebilecek bir etekti. “Bunu da denesene!” dedim ona gösterip. “Çok kısa, nerde giyecem ben onu? Mahallede adım çıkar sonra!” dedi. Ben de, “Tatile gidince giyersin, evde giyersin!” dedim gülerek. “Olabilir, evde böyle dolaÅŸmayı seviyorum zaten!” dedi. Sanki ÅŸifreli konuÅŸuyorduk onunla. Sinyal veriyordum, o da anında anlıyordu, yada ben öyle olmasını istediÄŸim için öyle geliyordu bana.

BeÄŸendiklerini deneyip bana gösteriyordu, ben de olmuÅŸ olmamış deyip yolluyordum. O kadar çok ÅŸey almıştı ki, ben yorulmuÅŸtum beklemekten, ama Zübeyde abla hiç usanmadan yorulmadan giyip çıkartıyordu. Bir ara kabinden bana seslendi, “Gelirmisin?” diye. Kabinin önüne gidip, “Ne oldu abla?” dedim. “Senin beÄŸendiÄŸin etek çok dar oldu, belimden geçmiyor, 40 bedenini getirsene!” dedi. Orda çalışan kıza söyledim ben de. Getirdi, ben de, “Al abla!” diye uzattım eteÄŸi. Alırken açılan perdenin arasından arkadaki aynadan kalçalarını saran kırmızı dantelli külotunu gördüm, o anda fark ettim kalçalarının çok güzel olduÄŸunu. O da baktığımı anladı, ama hiç bir tepki vermeden kapattı perdeyi.

Ben halen gördüğümün etkisindeydim ve içimden (Bu karıyı bugün sikmeliyim, yoksa bu fırsat bir daha kolay kolay elime geçmez!) dedim. Kafamda planlar kuruyordum, ama hiç biri mantıklı gelmiyordu. Bu sırada tekrar çağırdı beni, ama bu sefer içeri girmemi istedi. İçeri girdiÄŸimde, eteÄŸi giymiÅŸ üstüne de, beyaz lacivert çizgili, tek omzu açıkta olan sweet vardı. Gerçekten de çok güzel olmuÅŸtu. “Çok güzel olmuÅŸ abla!” dedim. “Ben de beÄŸendim de, iç çamaşırım belli oluyor dışardan, o yüzden çıkmadım!” dedi.

Aynadan arkaya baktım, kalçalarının tüm hattı meydandaydı gerçekten. Ona bakarken sikimin kalktığını fark ettim. O da fark etmiÅŸ olacak ki önüme baktı. Hiç bozuntuya vermeden, “Hadi alıp da çıkalım!” dedim. BeÄŸendiklerini ve benim beÄŸendiÄŸim eteÄŸi alarak çıktık. Yaklaşık 1,5 saattir maÄŸazadaydık. YorulmuÅŸtum. “BirÅŸeyler içelim mi abla, yoruldum ben!” dedim. “Daha ne yaptık da yoruldun canım? Daha çok iÅŸimiz var! Ama sana kıyamam, zaten buraya kadar yordum seni!” deyip, birÅŸeyler yeyip içebileceÄŸimiz bir yere oturduk.

Bana, geçen seneye kadar Ä°sveç’de yaÅŸadığını, kocasını iÅŸ kazasıyla kaybettiÄŸini, yüklü bir miktar tazminat aldığını, bunun dışında her ay da maaÅŸ gibi bir ücret yatırdıklarından bahsetti. Burda ailesine yakın olmak için kesin dönüş yaptığını, parayı da deÄŸerlendirmek için birÅŸeyler düşündüğünü ve o paraya henüz ellemediÄŸini anlattı. Biraz daha oturduktan sonra bana, “Hadi hesabı iste de, kalkalım!” dedi. Hesabı benim ödememi istedi. Ödeyip kalktık ordan. Anlamıştım niyetini ve aynı zamanda Zübeyde ablanın boÅŸ biri deÄŸil de görmüş geçirmiÅŸ biri olduÄŸunu. Orda hesabı kendisi ödeseydi, bana çevreden nasıl bakılacağını düşünmüştü aklınca. Çıkınca da benim düşüncemi onayladı.

Ordan çıkıp ayakkabı maÄŸazasına girdik. Ben ayakkabıya çok önem verirdim ve kadında da zevkli bir insandım. Girer girmez birkaç çift ayakkabı gösterdim, “Bunlar aldıklarınla çok güzel olur!” diye. O da beÄŸendi ve direk denedi. Orda ayaklarının da çok bakımlı olduÄŸunu gördüm. KardeÅŸi Handan o kadar bakımlı deÄŸildi, aralarında çok fark vardı kıyasladığında. Zübeyde abla o saatten sonra benim gözümde bir ilahtı. Kendine birkaç çift ayakkabı aldıktan sonra, bana da zorla iki çift ayakkabı aldı.

Aldıklarımızı arabaya koyup geldim. “Bitti mi alışveriÅŸ abla?” diye sordum. “İç çamaşırı da almam gerek, çıkmışken onu da alayım!” dedi. Kadın erkek karışık iç çamaşırı satan bir maÄŸazaya girdik. O kendine bakarken, ben de etrafa bakıyordum. Yanıma gelip, “Hadi birkaç tane de sen beÄŸen, zevkini sevdim!” dedi aÅŸağıyı göstererek. Önce anlamadım, yüzümdeki ifadeden anlamış olacak ki, ayakkabıları kastettiÄŸini söyledi.

Normalde bu konularda çekinmeyen, hatta aksine iÅŸi piÅŸkinliÄŸe vuran Serdar gitmiÅŸ, yerine utangaç, yüzü kızaran Serdar gelmiÅŸti sanki. Onun giydiÄŸi külotlara benzer, dantelli saten birkaç tane normal külot gösterdim. “Güzel seçim!” dedi. Hemen yanında da aynı tipte tanga modeller vardı. Artık bu dereceye gelmiÅŸken, ben de iyice rahatlayıp, tangayı gösterdim ve “Bu tarz giyermisin?” diye sordum. Yüzüme bakıp, “Sadece evde giyerim!” dedi gülerek. 2 tane de o tipten alıp çıktık.

AlışveriÅŸ faslı bittiÄŸinde saat 13:00’e geliyordu. “Ee ÅŸimdi napıyoruz abla?” dedim. “Benim eve gidelim, orda dinleniriz biraz, sonra çıkar gezeriz!” dedi. “KomÅŸular görmesin, sonra laf ederler!” dedim. O da bulunduÄŸumuz ilçede bir evinin daha olduÄŸunu, kocası yaÅŸarken aldığını, Türkiye’ye izine geldiklerinde birkaç gün burada kaldıklarını, kocası öldükten sonra ilk defa gideceÄŸini söyledi. Açıkcası o eve gidip duygusal bir ortam yaÅŸamak istemiyordum. Ä°steksizce de olsa, “Tamam, hadi gidelim!” dedim ve evine gittik.

Evdeki mobilyaların üstü beyaz örtülerle kaplıydı. Sadece salondaki örtüleri kaldırıp oturduk biraz. KorktuÄŸum başıma gelmiÅŸti, eski kocasıyla olan anıları anlatıyordu. Bir süre sonra da aÄŸlamaya baÅŸladı. Mutfaktan bir bardak su ve peçete getirip verdim ve yanına oturdum. Bana, “Her kadın arkasında duracak bir erkek ister, ben ne kadar ÅŸansızmışım ki, bu yaşımda dul kaldım!” dedi. Ben de aÄŸlamayı kessin diye, daha yaşının genç olduÄŸunu, istese her erkeÄŸi parmağında oynatabileceÄŸini, güzelliÄŸiyle baÅŸlar döndürebileceÄŸini söyledim. UmduÄŸum gibi de oldu, aÄŸlamayı kesip, “Gerçekten öyle mi?” dedi.

Ben de, “Yaşım biraz daha büyük olsaydı alırdım seni!” diye espri yaptım. Gülüp, “Hadi ordan yalancı!” dedi, birden küçük çocuk edasına bürünmüştü. “Tabi sen istermiydin orasını bilemem?” dedim. Yüzüme bakıp, “Gençsin, yakışıklısın, yürüyüşün, duruÅŸun var!” dedi. KardeÅŸiyle aynı kelimeleri kullanıyordu ve benim Ego tavan yapmıştı gene. Aynı taktikle yürümek istedim, “Sana benim gibi koca mı yok abla, bulursun!” dedim. “Nerdeee? Olsa da yalnızlığımı giderse!” dedi. “Bulana kadar beni çağırırsın, sıkılmazsın!” dedim. Yüzüme seksice bakıp, “Ya geceleri ne yapacam?” dedi. Ä°lk hamlenin ondan gelmesini bekliyordum, “Tamam, ara sıra geceleri de gelirim, sohbet ederiz!” dedim. “Sadece sohbetle bitmiyor ama!” dedi. Benim de artık sabredecek halim kalmadı. “Sen ne istersen onu yaparız!” dememle dudaklarıma yapışması bir oldu.

Ä°ki günde iki kuduruk karıyla sikiÅŸecektim ve bunlar abla kardeÅŸti. Zübeyde adeta bir boÄŸa gibi üstümdeydi. Azgınlıktan dudaklarımı kemiriyordu, arada dudaklarımı ısırıp, garip sesler çıkarıyordu. Ben de ona uyup ateÅŸlice öptüm dudaklarını. Ãœstündekileri çıkarmadan elimi içine daldırıp sütyeniyle birlikte sıktıp göğüslerini. O da boÅŸ durmayıp tişörtümü çıkardı. Gene vahÅŸice boynumu öpmeye baÅŸladı. “Sakın morartma!” diye uyarmak zorunda kaldım. O da ordan göbeÄŸime indi, eliyle de pantolonumun üstünden sikimi hissetmeye çalışıyordu. Aceleyle pantolonumu boxerımla birlikte indirip, sikimi eline aldı. Biraz inceledikten sonra, “Harika!” diyerek aÄŸzına aldı.

Ama yok böyle bir yalama. Sikimin hepsini aÄŸzına alıp, diliyle de başına darbeler atıyordu. Emerken de bir vakum gibi içimdekileri çekiyordu sanki. Bunu bıkmadan isteklice yapıyordu, özlediÄŸi bir duygu olduÄŸu hemen anlaşılıyordu. Biraz daha yalayınca boÅŸalacağımı hissettim. Kaldırmak için hamle yaptım, ama beni eliyle itip engelledi. “BoÅŸalacam!” dedim, ama hiç istifini bozmadan devam ediyordu. Çok geçmeden aÄŸzının içine fışkırtmaya baÅŸladım. Döllerimin tek damlasını ziyan etmeden direk yuttu hepsini.

Hayatımın en güzel saksosunu çekmişti bana. Am sikerken bile bu kadar erken boşalmamıştım ben. Bir süre daha yaladıktan sonra eteğini toplamaya başladı. Ama ben de hemen girmeyecektim içine. Ondan önce davranıp koltuğa yatırdım bunu, bacaklarını iyice aralayıp kırmızı külotunun üstünden amını yalamaya başladım. Islaklığı küloduna geçmiş, ben yaladıkca daha çok ıslanıyordu. külotunu yana sıyırıp amını inceledim. Tek bir kıl tanesi bile yoktu, kaymak gibiydi, geceden hazırlık yaptığı anlaşılıyordu. Çizgi gibi birşey vardı sadece, o çizgiden iki yana açılmış pembe am dudakları çok tatlı görünüyordu. Dilimle aşağıdan başlayıp ayırdım güzelce. Bu hareketi birkaç kez daha yaptım. Zübeyde abla da değişik sesler çıkartıyordu. Kafamı eliyle iyice bastırıp yalamamı istedi, orgazm olmak üzereydi belli ki.

Ben de onu kırmayıp, bir elimle iki yana açtım am dudaklarını ve klitorisini emmeye baÅŸladım. Tek parmağımı da içine sokuyordum. “Ohhh, devam et, sakın durma, geliyorum, nolur devam et!” demeye, titremeye ve bacaklarını sıkmaya baÅŸladı. Kafam arada sıkışmıştı. Sonra deli gibi boÅŸalmaya baÅŸladı. Suratıma iÅŸer gibi boÅŸalıyordu. Kaç kere fışkırttı saymadım. Daha önce pørnø filmlerde görüp te inanmadığım sahneyi yaşıyordum.

Zübeyde abla kendine gelince, “Geçir artık, dayanamıyorum!” diye bağırdı. Ben de hemen külodunu çıkarıp, küloduyla amını sildim. Ama pek bir iÅŸe yaramadı, külodu da sırıl sıklamdı. YavaÅŸca sikimin başını soktum amına. Züveyde abla ani bir hareketle ayaklarını belime sarınca, köküne kadar içine giriverdim. “Ohhh, içimi doldurdu! lütfen bekle biraz!” dedi. Bacaklarını gevÅŸetene kadar bekledim. GevÅŸetince yavaÅŸ yavaÅŸ sonuna kadar çıkarıp, tekrar köküne kadar sokuyordum. Ben soktukça kendini bana vurmaya baÅŸladı. Ben de artık daha hızlı girip çıkmaya baÅŸladım. Deli gibi sokup çıkarıyordum.

Zübeyde ablanın ÅŸaftı kaymış bir ÅŸekilde altımda inleyiÅŸi beni daha çok tahrik ediyordu, ikimiz de deli gibi zevk alıyor ve bunu inleyerek gösteriyoduk. Salonda ‘Åžlap, ÅŸlap!’ sesleri ve inlemelerimiz sürerken yorulduÄŸumu hissediyordum, ama pozisyonu bozmadan devam ettim. YavaÅŸladığımı anlayan Zübeyde abla kontrolü almak istedi, hemen beni yatırıp üstüme çıktı. Vakit kaybetmeden amının içinde kaybetti sikimi ve zıplamaya baÅŸladı. TaÅŸaklarımı da almak istercesine sertçe dövüyordu kasıklarımı.

Çok geçmeden, “BoÅŸalacam!” dedim. Zübeyde abla hiç istifini bozmadı gene. Aynı ÅŸekilde zıplamaya devam ederken, beline sarılıp boÅŸalmam bir oldu. Ä°tfaiye hortumundan fışkırır gibi fışkırıyordu döllerim amının içine. “Ohhh, döllerinle sula yanan amımı erkeÄŸimmm!” diyerek üstüme yığıldı. Nefesimiz kesik kesikti. Öyle kalakaldık bir süre…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir