Lüks Villada Seks! (4) (Tahsin 38 Y., Samsun)

Babes

Yatak odaları evin en büyük odasıydı. Sadece yatak ve gardırop yoktu içerde. Bahçeye bakan camın önünde iki tane küçük tekli koltuk, ortalarında da bir sehpa vardı. Yatağın yan tarafında ise yatak olabilen ikili bir koltuk duruyordu. Odanın arka tarafında küçük bir giyinme odası ile büyük bir banyo vardı ayrıca. Büyük banyoda hem duşakabin hem de jakuzili bir küvet vardı.

Meliha Hanım ikili koltuğun sağ köşesinde oturuyordu. Bacak bacak üstüne atmış, dirseğini koltuğun koluna dayamış, yüzünü de eliyle kapatmıştı. Numan Bey hemen yanında oturuyordu. Meliha Hanım hiç istifini bozmadı, aynı şekilde oturmaya devam etti. Numan Bey ayağa kalkıp camın önündeki koltukları gösterdi oturmam için. Karşı karşıya tekli koltuklara oturduk, Meliha Hanım arkamızda kalmıştı.

50 yaşında, saçları gibi badem bıyığı da kırlaÅŸmış, zayıf bir adamdı Numan Bey. Sol elini dizimin üstüne koyup, “Seni affediyorum!” dedi gülümseyerek. Ne diyeceÄŸimi bilemiyordum. Elini dizimin üstünde tutup bacağımı okÅŸar gibi yaptı. Sonra da kulağıma eÄŸilip fısıltıyla, “HoÅŸuna gitti mi?” dedi. Adamın normal olmadığı belliydi. Ben sessiz kalınca aynı soruyu tekrarladı. O zaman fısıltıyla, “Evet!” diyebildim.

“Güzel!” dedi elini çekip koltuÄŸunda geriye yaslanarak. Parmaklarını birleÅŸtirip bir süre bana baktı gözünü kırpmadan. Süklüm püklüm oturuyordum. O an karıma yaptıklarını söyleyecek cesareti bulamadım kendimde. Hanife’nin gösterdiÄŸi tepk**en sonra söylememin de anlamı kalmamıştı zaten.

Yeniden öne doÄŸru eÄŸildi, elini dizime koydu tekrar. “Karın sana bir ÅŸeyler anlattı mı?” diye sordu. Başımı salladığımda, “Güzel!” dedi tekrar. Hemen ardından da, “Ben de karından memnun kaldım!” dedi. Hiç de samimi gelmeyen gülümsemesi vardı yüzünde bunu söylerken. Biraz daha öne doÄŸru eÄŸildi, elimi tutup, “O zaman ben senin karını, sen de benim karımı, anladın mı?” deyince kalbim küt küt atmaya baÅŸladı. Adamın sözleri karşısında bir an bayılacağımı sandım. “Ne diyorsunuz siz?” dediÄŸimde, “Anlamadın mı yoksa?” dedi karşılık olarak.

“Yok, anladım, ama…” deyince, sözümü kesip, “Aması ne, açık açık söylüyorum iÅŸte. Sen benim karımı, ben de seninkini!” dedi eliyle de ‘sikmek’ anlamındaki herkesin bildiÄŸi hareketi yaparak. “Siz ciddi misiniz?” dediÄŸimdeyse sorum onu rahatsız etmiÅŸe benziyordu. Sesini çıkartmadı. Onun yerine geriye dönüp sert bir sesle, “Meliha!” dedi. Meliha Hanım aynı ÅŸekilde oturmaya devam ediyordu o zamana kadar. Kocasının seslenmesiyle kalkıp yanına geldi. Ayakta duruyordu. Bana bakmıyordu, kızarmıştı yüzü.

Numan Bey başıyla bir hareket yapınca, pardesü ve eteğini kaldırdı yukarı. Küçük depoda yarı aydınlık yarı karanlık bir ortamda net göremediğim şey şimdi açık açık karşımdaydı. Meliha Hanımın süt gibi beyaz kalçaları, tertemiz tıraşlı amı önümde duruyordu. Görmeden siktiğim amı hafif kahverengi etli ve büyük dudaklara sahipti. Tüyden kıldan yana hiçbir şey yoktu bacaklarında ve kalçalarında. Dizlerinin altına gelen ince siyah çoraplar vardı ayağında.

Numan Bey yeniden bir iÅŸaret yapınca etrafında döndü. Åžimdi götü karşımdaydı. Dolgun, beyaz göt yanakları iki yana ayrılmış gibiydi. Ortasında siyah derin bir yarık vardı. Yarağım sertleÅŸmeye baÅŸlamıştı. Numan Bey karısının götünü avuçladı gülerek. Ardından da sert bir tokat attı götüne. Meliha Hanımın göt yanakları titredi bu tokatla, içerisi çınladı resmen. Ama kadından tek bir ses çıkmadı. “Geç otur!” dedi Numan Bey. Meliha Hanım ellerini çekti, pardesü ve eteÄŸi aÅŸağı inerken aynı ÅŸekilde ikili koltuÄŸa oturdu.

Numan Bey bacak bacak üstüne atıp, “Bu güzelliÄŸin tadına doya doya varmak istiyorsan, sen de karınla konuÅŸ, onu ikna et, ikna etmekte zorlanacağını sanmıyorum zaten!” dedi. Ne diyeceÄŸimi ÅŸaşırmıştım. Adam Hanife’yi sikecek, karşılığında ben de karısını sikecektim. Görüntüleri, yaÅŸamları ile bu kadar zıt birilerini ilk defa görüyordum.

Daha sonra bir ÅŸey demeden yerinden kalktı. Yatağın yanındaki çekmeceyi açtı. Oradan bir miktar para alıp bana uzattı. “Al, bu senin. Daha fazlasını istiyorsan dediÄŸimi yaparsın. Yapmazsan pılınızı pırtınızı toplayın siktirin gidin!” dedi sert bir sesle.

Parayı alıp tek kelime etmeden çıktım dışarı. Hanife mutfaktaydı. Allak bullak halimi görünce, “Ne oldu?” dedi telaÅŸla. Hemen ardından da, “Yoksa kovdular mı bizi?” dedi sinirli ama aÄŸlamaklı bir sesle. “Yok, kovmadılar!” dediÄŸimde, “Ne oldu o zaman, söylesene!” dedi kolumu tutup. “Gel biraz, konuÅŸalım seninle!” diyerek bahçeye çıkmasını istedim. Hanife peÅŸimden bahçeye geldi, aÄŸaçların arasında bir yere kadar yürüdüm. Bizi görmelerini, duymalarını istemiyordum.

Yanıma gelip, “Ne oldu be, deli misin, söylesene!” dedi. Cebimden parayı çıkarıp uzattım. Alıp saydı keyifle. 1000 liraydı. “Nerden aldın bunu?” diye sorunca, “Numan Bey verdi!” dedim. “Niye, ne için?” diye sordu merakla. Nasıl söylesem, nasıl söylesem diye daha fazla uzatmamın bir gereÄŸi yoktu. Pat diye gerçeÄŸi söylemek en iyisiydi. “Seni sikmek istiyormuÅŸ, onun için verdi!” dediÄŸimde aÄŸzı açık halde bakakaldı.

Derin bir nefes alıp, “Onun için verdi, seni sikmek istediÄŸini söyledi, onun için çağırmış yanına!” dediÄŸimde, “Tövbe tövbe, bu nasıl bir adammış böyle?” dedi. Ancak elindeki para onu mutlu etmiÅŸti. “Sen ne dedin?” diye sordu. Bir sigara yaktım, birkaç nefes çektikten sonra, “Söylesene, sen ne cevap verdin?” diye yeniden sordu. “Bir ÅŸey demedim. Sen zaten kararını vermiÅŸsin, ne yapıyorsan yap!” dediÄŸimde küçük bir ÅŸaÅŸkınlık yaÅŸadı.

Ama kolayca geçti ÅŸaÅŸkınlığı. “Elbet ya, ben biliyorum ne yapacağımı. Sana kalsa açlıktan nefesimiz kokacak!” dedi. Kendini Numan Beye siktirmeyi kafasına koymuÅŸtu bir kere. Ben ne desem de bunu yapacaktı. Onu sevdiÄŸi, beÄŸendiÄŸi için deÄŸildi elbette, para için yapacaktı bunu.

“Ama baÅŸka bir ÅŸey daha var…” dediÄŸimde, “NeymiÅŸ?” dedi. Parça parça konuÅŸmam onu kızdırdı. Omzuma vurup, “KonuÅŸsana be, dilini mi yuttun?” deyince, Ben de onun karısını sikecekmiÅŸim!” dedim. Hanife’nin yüzü garip bir hal aldı. Kekeleyerek, “Ne dedin?” diye sordu. Anlamamıştı sanki. “Ben de onun karısını sikecekmiÅŸim karşılık olarak. O seni sikecek, ben de Meliha Hanımı. EÄŸer kabul ediyorsanız edin, yoksa siktirin gidin dedi bana. Åžartı buymuÅŸ!” dediÄŸimde Hanife bir elini aÄŸzına götürdü.

“Sen ne dedin?” diye sordu. “Bir ÅŸey demedim, ama kabul etmeyip de ne yapacağız?” dediÄŸimde, “Seni parçalarım vallahi, öyle bir ÅŸey yaparsan seni gebertirim!” dedi. Kendisinin adamla sikiÅŸmesinde sorun yoktu, ama benim kadınla sikiÅŸmeme gelince delirdi. Koluma sertçe vurup, “Seni gebertirim öyle bir ÅŸey yaparsan!” dedi yine.

Ona Meliha Hanımı sikerken yakalandığımızı söyleyemezdim. Bunu bilmemesi en iyisiydi. “Geri zekalı, anlamadın herhalde? Adam sadece seni sikmek istemiyor. Benim de karısını sikmemi istiyor. Yoksa diyor, siktirin gidin. Anlamıyor musun, kafan basmıyor mu?” dedim öfkeyle. Sinirden deliye dönmüştü. Elindeki parayı sıkı sıkı tutuyordu. Öyle ki, (Ä°stemiyorum, buradan gidelim!) diyeceÄŸini sandım, ama yanıldım. “Bana bak, o karıya takıldığını, aklının gittiÄŸini görmeyecem, öyle bir ÅŸey olursa seni gebertirim!” dedi diÅŸlerini sıkarak.

“Ulan kancık, kıskançlığın mı tuttu ÅŸimdi?” dedim alay ederek. “Ben diyeceÄŸimi dedim, aklın gönlün kaymasın sakın, yoksa seni gebertirim!” dedi yine. “E, sen adamla sikiÅŸirken iyi de, ben yaparken mi kötü?” dediÄŸimde, “Salak, ben adamı seviyor muyum, para için yapıyorum, sen de baÅŸka türlü bir ÅŸey yapmayacaksın, anladın mı?” dedi öfkeyle. Ardından da parayı ÅŸalvarının kalın lastiÄŸine sıkıştırıp eve doÄŸru yürüdü.

Numan Beyin teklifini kabul etmiÅŸtik. BaÅŸka da yapacak bir ÅŸeyimiz yoktu zaten. Eve geçip odalarının kapısını çaldım. Numan Bey biraz sonra kapıyı açtı, yüzümden ne diyeceÄŸimi anlamış gibi gülümsedi. Fısıltıyla, “Tamam, kabul ediyoruz!” dediÄŸimde, elini omzuma koyup, “Aferin!” dedi sırıtarak. Sonra da bir ÅŸey demeden kapıyı kapattı.

Yeniden aÅŸağı indim. Hanife yemeÄŸi piÅŸirmiÅŸ, sandalyede oturuyordu. Yanına gittiÄŸimde, “Nasıl olacakmış peki?” diye sordu. “Bilmiyorum, bir ÅŸey demedi. Teklifi kabul ediyoruz dedim, o da bir ÅŸey demedi. Bu adam normal biri deÄŸil Hanife. Ne gelenleri var ne gidenleri. Bunların da bir yere gittikleri yok. Ä°lk karısı da kim bilir niye bırakmıştır bunu?” dediÄŸimde, “Ne bileyim niye bırakmıştır. Umurumda da deÄŸil, ben alacağım paraya bakarım!” dedi.

“Hay sana da, parana da!” diyerek bahçeye çıktım. Havuzun yanına gittim. Su daha da azalmıştı. İçi yapraklarla, otlarla ve rüzgarın savurup getirdiÄŸi baÅŸka ÅŸeylerle dolmuÅŸtu. Bir sigara yakmış içiyordum. Dalmıştım ki arkamdan karımın da sesi geldi. Yanıma geldi çekine çekine. Yüzünün hali deÄŸiÅŸmiÅŸti. “Ne oldu?” diye sorduÄŸumda, “Numan Bey beni çağırdı!” dedi. Yutkundum, “Bir ÅŸey dedi mi?” diye sordum. “Yok, Meliha Hanım merdivenin başından seslendi sadece!” dedi.

14 yıllık karım baÅŸka bir adamla sikiÅŸecekti. Ä°kimiz de her ÅŸeyi kabul etmiÅŸtik. Bu saatten sonra da yapacak bir ÅŸeyimiz yoktu. Hanife ÅŸalvarının lastiÄŸine sıkıştırdığı parayı bana uzattı. “Sende kalsın, düşürürüm falan!” dedi. Yukarı çıkarken en büyük korkusu parayı düşürüp kaybetmekti. Ben parayı alırken o arkasını dönüp gitti. Karımın götü çiçekli ÅŸalvarının altında saÄŸa sola oynuyordu. Numan Bey ile sikiÅŸmeye giderken benim aklıma gelen sadece Hanife’nin götüydü…

Parayı cebime koydum. O yukarı giderken bir sigara daha yaktım. Ama daha bir nefes çekmiÅŸken, “Tahsin!” diyen Meliha Hanımın sesi ile irkildim. Bahçeye açılan kapının önündeydi, eliyle yanına gitmemi iÅŸaret etti. Sigarayı atıp yavaÅŸ adımlarla gittim yanına. Elimi tuttu, “Senden çok hoÅŸlandım, senin de benden hoÅŸlanmana sevindim!” dedi. Yanağımdan öptü, ardından da elimi tutup halen çıkartmadığı pardesüsünün altına soktu.

Elimin altında dolgun kalçasını hissedince ister istemez heyecanlandım. Bir süre elimi tutup kalçalarını okÅŸamamı istedi. Ardından da, “Hadi yukarı gidelim!” dedi gülümseyerek. Bahçe kapısını ve dış kapıyı kilitlememi istedi öncesinde. DediÄŸini yaptıktan sonra elimden tutup merdivenlerden çıktık.

Ä°kinci katın sahanlığında durup, “İçeri bakmak ister misin?” dedi kendi yatak odasını göstererek. İçerden ses seda gelmiyordu. Meliha Hanım izlemek isteyip istemediÄŸimi sordu yeniden. “Hayır, yukarı gidelim!” dediÄŸimde, “Tamam, sen bilirsin!” diyerek önüme düştü. Üçüncü kata çıktık. Bizim kaldığımız odaya girince Meliha Hanım kapıyı kilitledi. Pencerelerde kalın tüller vardı perde yerine. İçerisi yavaÅŸ yavaÅŸ çökmeye baÅŸlayan akÅŸam nedeniyle hafiften loÅŸ bir hale bürünmüştü.

“Beni senin soymanı istiyorum!” dediÄŸinde yutkuna yutkuna gittim yanına. Gülümseyerek bakıyordu bana. Başındaki büyük türbanı kendi açarken ben de pardesünün düğmelerini açtım tek tek. Altına siyah bir gömlekle siyah pileli uzun bir etek giymiÅŸti. GömleÄŸin düğmeleri memelerinin ÅŸiÅŸkinliÄŸi ile birlikte kopacakmış gibi gergindi. Pardesüyü çıkardım üstünden, sandalyenin üstüne koydum. O da başını açmıştı. Uzun, beline inen boyalı sarı saçları vardı. Böyle bir kadının saçlarının boyalı olması garibime gitti, ama garibime giden o kadar çok ÅŸey vardı ki, bu onların yanında önemsizdi.

Başı açık haliyle çok değişik ve farklı bir güzelliğe bürünmüştü Meliha Hanım. Teninin beyazlığı ve temizliği sarı saçları ile uyumluydu. Siyah gömleğinin düğmelerini açarken kendisi kollarını iki yana açmıştı. Düğmeleri açtığımda beyaz sutyeninin taşımakta zorlandığı şişkin memeleri göründü. Karım dantelli sutyenleri ve külotları olduğunu söylemişti, ama üzerinde alelade beyaz bir sutyen vardı. Küçük depoda çıkardığı beyaz külotu da pazar malı pamuklu külotlara benziyordu. Gömleği de tamamen açtığımda eteği ve sutyeni ile kaldı. Yine bir şey söylemeden gülümsemesine devam ediyordu.

“Arkanı dönsene!” dediÄŸimde yavaşça döndü. Sutyenin izi sırtında çıkmıştı. Eti dolgun ve sıkıydı. Bu da sutyenin iz yapmasını kolaylaÅŸtırmıştı. Gergin ve kopacakmış gibi görünen kopçayı açmak için bir süre uÄŸraÅŸmam gerekti. Karımın sutyen kopçalarını zaman zaman kapatır, ya da açardım, ama bu kadar zorlanmazdım. Meliha Hanımın dolgun vücudu nedeniyle biraz zorlandım. Ama sonunda baÅŸardım.

Sutyenini tutup sandalyenin üstüne fırlattı, benden yana döndü. Memeleri çıplak halde karşımdaydı. Karımınkilerden daha büyük daha beyaz ve uçları daha etli, pembeydi. Müthiş bir güzellikti bu. Pembe meme başları biraz tomurcuklanmış gibiydi. Bembeyaz biçimli ve yuvarlak karnının ortasında minik bir delikten ibaretti göbeği.

Yarağım kot pantolonun altında hareketlenmeye, oynamaya baÅŸlamıştı kendi kendine. Depoda tamamlayamadığım iÅŸi ÅŸimdi yatakta, üstelik karımın yatağında tamamlayacaktım. Ancak 31 çektiÄŸim için yarağım kalkacak mıydı yeniden? Meliha Hanıma mahcup mu olacaktım yoksa? Kafam bu sorularla doluydu, halimi anlamış olmalıydı ki, “Neyin var, niye böyle düşüncelisin?” diye sordu.

Cevap vermek yerine eteğini lastiklerinden tutup indirdim. Aşağıda kocasının yanında kısa bir süre gördüğüm tıraşlı etli amı santimlerle karşımdaydı. Diz altına gelen ince siyah çoraplarını çıkardığımda anadan doğma bir hale gelmişti sonunda. Cevap vermemi beklemeden yatağın üstündeki örtüyü ve altındaki kalın battaniyeyi açtı.

YataÄŸa uzanırken, “Hadi, sen de soyunsana!” dedi. Ãœstümdekileri çıkartırken gözlerini bir an olsun üstümden ayırmadı. Külotumu indirip yarağım ortaya çıktığında gözleri aÅŸağı kaydı. “Hımmm!” dedi dudaklarında belli belirsiz bir gülümsemeyle. Bunun ne anlama geldiÄŸini anlayamadım. Tamamen çıplak kaldığımda yanına uzandım. Ancak aklım halen yarağımın kalkıp kalkmayacağındaydı. Bu hali ile onu sikemezdim.

Omzuma koydu saÄŸ elini, “Neyin var, nedir bu halin?” deyince meseleyi anlattım. Dudaklarımın kenarına bir öpücük kondurup, “Genç ve güçlü bir erkeksin, yeniden ereksiyon olmana engel bir durum yok. Hatta boÅŸalmış olman daha iyi, erkenden boÅŸalmanı önlemiÅŸ olur!” dedi. Bunları söylerken omzumdaki eli yarağıma kaymış, onu kavramıştı. “Hadi şöyle uzan!” dedi.

Heyecandan her yanım zangır zangır titriyordu. Hanife aşağıda ne yapıyordu? Numan Bey sikmeye başlamış mıydı, yoksa sevişme aşamasında mıydılar? Acaba o da beni düşünüyor muydu? Meliha Hanımın aşağı kayıp dizlerinin üstünde çömeldiğini ve yarağımı emmeye başladığını fark etmem gecikti bu düşünceler nedeniyle.

Sol eli karnımda, kalçalarımda gezerken sağ eliyle taşaklarımı tutmuş, yarağımın kafasını etli pembe dudaklarının arasına almıştı.

[Tahsin]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir