Lüks Villada Seks! (7) ALINTI.

Amateur

Ãœstümü başımı düzeltip bir sigara içtikten sonra eve geçtim. Hanife mutfakta yemeÄŸi hazırlıyordu. Beni görünce, “Nerdesin, gene ne haltlar çeviriyorsun?” dedi, sinirli bir hali vardı. Cevap vermek yerine, “Ne oldu, sen neye kızdın?” diye sordum. Fısıltılı bir sesle, “Bu orospuya kızdım!” dedi. Meliha Hanımdan bahsediyordu. Arkada ne yaptığımızı görmüş ya da anlamış mı yoksa diye korkuya kapıldım, ama öyle olmadığını anlayınca rahatladım.

Hanife, “Çorbanın üstüne salçalı sos yaptım, kavurdum tereyağında. Yok, bana sormadan niye yaptın, yok bize dokunuyor, öğrenemedin mi falan filan bir sürü ÅŸeyler deyip gitti. Sinirimi bozdu!” deyince omzuna vurup, “Tamam üzülme, sen de bundan sonra yapmazsın olur biter!” dedim. Hanife dudaklarını büzüp, “O kadını senin yanında görünce zaten cinlerim tepeme çıkıyor, bir de böyle söylemesi daha da sıktı canımı!” dedi sözlerim üzerine. Oflayıp pufladıktan sonra, “Ne yapalım, gidelim o zaman buradan, madem istemiyorsun!” dediÄŸimdeyse, “Manyak mısın, yaÄŸlı kapıyı bulmuÅŸum bırakır mıyım?” dedi gülerek. Saniyeler içinde deÄŸiÅŸiyordu karakteri.

“Ben banyoya gidiyorum, gelirim biraz sonra!” diyerek bizim kata çıktım. Tuvaletimi yaptıktan sonra yıkandım, gündüz vakti cenabet gezmek istemiyordum. Aynı giysilerimi giyinip aÅŸağı indiÄŸimde Hanife sofrayı hazırlamıştı. Numan Bey ve Meliha Hanımın gelmesini bekliyordu. “Senin yemeÄŸini vereyim onlar gelmeden!” deyince küçük masaya oturdum. Hanife çorbamı koyarken, Numan Beyin, “Tahsin geç bizim masaya, beraber yiyelim!” diyen sesi çınladı koca salonda. Aynı telefon ekranındaki gibi gülümsüyordu. Eliyle iÅŸaret edip, “Al çorbanı geç masaya, Hanife sen de gel!” dedikten sonra kendi sandalyesine oturdu.

Meliha Hanım da banyo yapmış gibiydi. Beyaz yanakları pembeleÅŸmiÅŸti. Kahverengi pardesüsü ve başındaki türbanını çıkarmıştı. Åžimdi turkuaz rengi önü fermuarlı bir ferace ile sarı renkli desenli büyük bir türban vardı başında. Kocasının yanındaki sandalyesine oturdu. Ben karşısındaki sandalyeye geçerken Hanife de benim yanıma oturdu. Numan Beyin her zamanki duasından sonra yemeÄŸimizi sessizce yemeye baÅŸladık. Meliha Hanım kocasının yanında aÄŸzı var dili yok bir haldeydi yine. Kaçamak bakışları zaman zaman bana ve Hanife’ye yöneliyordu. Numan Bey ise ailenin reisi olarak bizleri gözetliyordu sanki. Yemek sırasında birkaç soru sordu bahçeyle ilgili. YemeÄŸin ardından ben bahçeye çıkarken, onlar Hanife’nin yaptığı kahvelerini yudumluyordu.

AkÅŸama doÄŸru Hanife yanıma geldi. Yüzünde anlamını iyi bildiÄŸim gülümsemesi vardı. “Ne oldu, ne arıyorsun burada?” diye sorduÄŸumda, “Seni özledim!” dedi. KüreÄŸi tutan koluma sarıldı. “Ne o kız, azdın mı yoksa?” dediÄŸimdeyse, “He, azdım!” dedi küçük bir kahkaha atarak. “Deli olma, görecekler bizi!” deyince, “Onların götünde pireler uçuÅŸuyor ÅŸimdi, karı koca yattılar. AkÅŸama yemek yapmamı da istemediler, iÅŸim yok. Bu gece zaten yapamayız. Hadi be, özledim seni!” diyerek kedi gibi sırnaÅŸtı. Ardından da elimdeki küreÄŸi alıp yere attı. TuttuÄŸu elimi sol memesine götürdü.

Çiçekli bol gömleÄŸinin altındaki sutyensiz memesini hissedince yarağım hareketlenmeye baÅŸladı birden. Meliha Hanımın tadını aldığımdan beri karımı unutmuÅŸtum. “Yukarı çıkalım o zaman!” deyince itiraz edip, “Ses edip de uyandırmayalım ÅŸimdi, bahçede yapalım!” dedi. “Bahçede nerde yapacağız be, delirdin mi?” diyerek itiraz edecek oldum, ama Hanife, “Gel benimle!” diyerek halen tuttuÄŸu elimden çekiÅŸtirip beni arkaya doÄŸru sürükledi.

Birkaç saat önce Meliha Hanımın ağzına verdiğim yere gelmiştik. Köpek kulübesinin yanındaydım yine, ama şimdi yanımda Hanife vardı. Meliha Hanımın üstüne oturduğu kova aynı şekilde duruyordu, içtiğim sigaranın izmariti de yerdeydi. Ama Hanife bunları fark etmedi bile. Yeşil çimlerin üzerinde diz çöktü hemen önümde. Pantolonumun kemerini, düğmesini ve fermuarını açtı. Ayaklarıma inen pantolonumu çıkartmamı istedi. Yarım botlarımı çıkardıktan sonra pantolonumu, ardından da aşağı sıyırdığı külotumu çıkarttı çabucak. Yarağımı kavradı hemen. İnik haldeki yarağımın kafasını emmeye başladı. Meliha Hanımdan sonra yarağım karımın ağzındaydı.

Hanife hızlı hızlı emiyor, yalıyordu. Sağ eliyse taşaklarımdaydı, her ikisini usul usul canımı acıtmadan sıkıp bırakıyordu. Gözleri üzerimde, neşesi yerindeydi. Başını ensesi ve boynu açık kalacak şekilde tepesinden bağlamıştı yine. Siyah beyaz desenli türbanını açmak istedim, ama iğnelerle uğraşmak istemediğim için bıraktım. Yanaklarını okşadım. Yarağım sertleşmişti, boşalmamın üstünden çok zaman geçmemişti, ama karımın hünerli ağzı sayesinde eski haline dönmüştü. Yarağımı boğazına kadar alıyordu Hanife. Uzun bir süre ağzının içinde tutuyor, sonra da kendini geri çekip çıkarıyordu ağzından. Bunu daha önce de yaptığı bursa eskort olurdu, ama şimdi Numan Beyin etkisinde kalıp yaptığı anlaşılıyordu.

Elleri kalçalarımda ve tıpkı Meliha Hanımın yaptığı gibi götümde gezinmeye baÅŸladı. Hanife’nin ıslak ve yoÄŸun saksosu yarağımın üstünde tükürük katmanı oluÅŸturmuÅŸtu. AÄŸzından çenesine akan tükürüğüyle ıslanmış yarağımı kolayca sokup çıkarıyordu aÄŸzına. Sonunda iÅŸini bitirdiÄŸinde yarağım ÅŸaha kalkmış haldeydi. Çabucak kalktı ayaÄŸa ve ÅŸalvarını lastiklerinden tutup sıyırdı altındaki beyaz pamuklu külotuyla beraber. Sırtını dönüp köpek kulübesinin çatısına attı ellerini ve domaldı.

Arkasında yerimi aldığımda, “Ä°stersen götümden sik, kaç zamandır oradan yapmadın!” dedi başını çevirip. “Tamam!” dedim heyecanla. Uzun zamandır götünden sikmemiÅŸtim gerçekten de. Daha önce defalarca yapmıştım, ama ne zaman götünden sikecek olsam kalbim küt küt atıyordu. Yine aynısı oldu ve kalbim atmaya baÅŸladı. Hanife açmıştı bacaklarını iyice. Siyah minik kılların bir çiçek gibi süslediÄŸi çukurlaÅŸmış göt deliÄŸine sürttüm yarağımın kafasını. Hanife minik bir inilti çıkarırken ben de inlememek için kendimi zor tuttum. Yavaşça bastırmaya baÅŸladım. Göt deliÄŸi lastik gibi gerilip açıldığında yarağımın kafası da içine girmiÅŸti. “Ihhh!” diye derin bir inilti döküldü dudaklarından.

Bense ses çıkartmamak için kendimi kasıyor, dudaklarımı ısırıyordum. Bastırdıkça yarağım giriyordu içine. Götüne giren yarağımın her bir milimi Hanife’nin aldığı zevki ve iniltilerini çoÄŸaltıyordu. Sonunda kendimden geçercesine inledim, yarağım köküne kadar götüne girmiÅŸti çünkü. Bir süre o halde bekledim. Hanife götten vermeye alıştığından herhangi bir acı duymuyordu. Onun yerine başını çevirip, “Yapsana!” dedi fısıltıyla. “Acelen ne?” dedim tepki gösterip, ama ufak ufak götünde gidip gelmeye baÅŸladım. Kolayca girip çıkıyordu yarağım. Hanife köpek kulübesinin çatısından tutunmaya devam ediyordu. Ellerini iki yana iyice açmıştı.

AkÅŸamüstü soÄŸuyan hava çıplak götümü, bacaklarımı titretiyordu. Ancak Hanife’nin götünden aldığım sıcaklık soÄŸuÄŸu bir nebze olsun unutturuyordu. YavaÅŸ hareketlerim gittikçe hızlanmaya baÅŸladı. Beyaz, dolgun göt yanakları ve kalçaları titriyordu. Çiçekli gömleÄŸini yukarı sıyırdım. Çıplak sırtını okÅŸadıktan sonra ellerimi öne atıp memelerini avuçladım. Belimi ve götümü oynatarak fazla güç harcamadan sikiyordum, ama Hanife’nin götünün verdiÄŸi zevke karşı koyamıyor aralarda hızlı hızlı pompalıyordum. Ä°kimizden de hırıltılı inlemeler çıkıyordu. Meme uçlarını sıkıyordum parmaklarımla, hamur gibi yoÄŸuruyordum durmadan. Yıllardır sikiyordum götünü, ama halen dar geliyordu ve bu darlık fazlasıyla zevk almamı saÄŸlıyordu.

Adım adım boÅŸalmaya yaklaşıyordum. YaklaÅŸtıkça da hızlanıyordum. Beyaz göt yanakları ve kasıkları kızarmıştı. Belinin ve götünün yaÄŸlı etleri titreyip löpürdedikçe ‘Åžlop ÅŸlop ÅŸlop!’ sesleri çıkıyordu sürekli. Yüksek bahçe duvarları ve yakınlarda ev olmamasının verdiÄŸi rahatlıkla sikiÅŸimizi açık havada yapmakta sıkıntı görmüyorduk. Hava kararıyordu ama Hanife’nin yuvarlak beyaz götü kararan havayla tezatlık oluÅŸturuyor, önümü bir fener gibi aydınlatıyordu.

Hanife’den çıkan, “Ahhh, ımmm, Tahsiinnn, uhhhh, ayyyy!” sesleri eÅŸliÄŸinde boÅŸalmaya baÅŸladığımda tüm vücudum titredi. Kaslarım gerilmiÅŸti iyice, memelerini var gücümle sıkıyordum. BoÅŸalmam sona erdiÄŸinde yüklendim götüne iyice. Hanife’den derin bir hırıltı çıktı bu anda, “Ne ettin lan, götümü delecen!” dedi acıyla karışık. Birkaç saat arayla iki defa boÅŸalmıştım. Tüm gücüm çekilmiÅŸ gibiydi. Yarağımı çıkardığımda Hanife’nin göt deliÄŸinin aÄŸzının epey bir geniÅŸlediÄŸini gördüm. Kendi kendine açılıp kapanır gibi oynuyordu deliÄŸin aÄŸzı, kızarmış ve morarmıştı. Akan döllerim deliÄŸin aÄŸzından amına süzülüyordu.

Hanife ahlayıp ıhlayarak doÄŸruldu. Ayaklarına inmiÅŸ külotunu ve ÅŸalvarını giyinip üstünü düzeltti. “HoÅŸuna gitti mi?” diye sordu kıkır gülmesi eÅŸliÄŸinde. Cevap vermemi beklemeden, “Götümü yırttın ayı!” dedi göğsüme vurup. “ÖzlemiÅŸim seni!” dedim yanağından öptükten sonra. Çıkardığım kıyafetlerimi giydim. Ardından birlikte eve geçtik. Saat 18:00 olmuÅŸtu.

“Ben yemek ısıtayım, sen otur!” dediÄŸinde oturdum küçük masaya. Öğlen yaptığı yemekleri iÅŸtahla yedik. SikiÅŸmek ikimizi de acıktırmıştı. Sonrasında yıkanmak için üçüncü kata çıktık. Karı koca banyoda güzelce yıkandık, birbirimizi sabunladık. Geceyi ayrı odalarda geçirecektik, o nedenle vedalaşır gibi sarılıp öpüştük birkaç kez.

Hanife, “Gene yapalım, hadisene!” deyince, “Deli olma, gece karıyı sikemezsem ne olacak sonra?” dedim. “Sikme, ne olacak, sonuçta karın deÄŸil!” dedi dudaklarını büzerek. “Manyak manyak konuÅŸma. Kadın gidip kocasına anlatıyor, memnun kalmazsa atarlar bizi iÅŸten!” dediÄŸimdeyse, “Aman escort bursa Allah göstermesin, sen o zaman bu gece o orospuyu iyice bağırta bağırta sik ki memnun kalsın Tahsinim. Yoksa atarlar bizi iÅŸten, dımdızlak kalırız vallahi!” dedi.

Hanife sözlerimden sonra korkmuÅŸtu. Çocukça korkusu ona sevimli bir görüntü kazandırıyordu. “Sen o zaman bundan sonra bana elini hiç sürme, devamlı o karıyı sik!” dediÄŸinde alnından öpüp, “O kadar da deÄŸil, deli karı, korkma hemen, kimsenin bizi attığı yok, ama bunlar karı koca manyak tipler, ne yapacakları belli olmaz. Biz eÅŸeÄŸimizi saÄŸlam kazığa baÄŸlayalım yeter!” dedim.

Hanife sıcak suyun yumuÅŸattığı amının kıllarını keserken, ben de etek tıraşı oldum, ardından birkaç günlük sakallarımı kestim. Sonrasında kurulanıp yatak odasına geçtik. Hanife’nin dolaptan çıkarıp verdiÄŸi temiz çamaşırlarla gömlek ve pantolonu giyindim. VerdiÄŸi gömlek Meliha Hanımın aldığı gömlekti. Ama ona Meliha Hanımın aldığını söylememiÅŸtim. Kendisi uzun mavi bir etekle siyah dar bir gömlek giydi. Başını ise baÄŸlamayıp saçlarını atkuyruÄŸu yaptı. Gene sutyensizdi, atlet de giymediÄŸinden gömleÄŸin düğmelerinin arasındaki boÅŸluktan beyaz eti ve memeleri görünüyordu. Etli büyük uçları da gömleÄŸin parlak kumaşını delecekmiÅŸ gibiydi.

“Hanife Hanım çok şıksınız, hayırdır?” dediÄŸimde, “Meliha Hanım böyle giyinmemi istedi, etekle gömleÄŸi de o verdi zaten!” diye yanıt verdi gülerek. Ardından, “Sen bekle, ben geliyorum!” diyerek aÅŸağı indi. YataÄŸa uzandım, gözlerimi kapattım. İçim geçmiÅŸti ki Hanife elinde bir tepsiyle geldi. “Bu ne kız?” dedim ÅŸaÅŸkınca. Bir kabın içinde bulamaca benzeyen yiyecek bir ÅŸey hazırlamıştı.

“Hadi Tahsinim ye ÅŸunu!” deyince, “Bu ne, ne var bunun içinde?” diye sordum. “Bal, pekmez, fındık, fıstık, badem, ceviz, kuru üzüm, kuru kayısı ne bulduysam koydum içine. Hepsini iyice dövüp çektim. Hadi aslanım, ye ÅŸunu da o karının icabına bak bu gece. Bak ki memnun kalsın, belki fazladan para da verirler hem. Hadi Tahsinim, iki kaşıkta bitirirsin sen bunu, hadi aÅŸkım!” dedi heyecanla.

“Ya sen kafayı mı yedin, deli misin Hanife?” dedim ama nafile. Hanife’nin yine inatçılığı tutmuÅŸtu. GetirdiÄŸi ekmekle birlikte kaşıkladım bulamacı. Ä°nanılmaz tatlı ve yoÄŸundu tadı. Hanife kendine göre bir kuvvet macunu hazırlamıştı. Adeta küçük çocuÄŸunun aÄŸzına kaşığı tıkayan bir anne gibi zorla yedirdi. Dibinde kalanları da kendisi ekmeÄŸi banarak yiyip bitirdi. AÅŸağı indiÄŸimizde birkaç bardak su içtim. İçim yanıyordu yine de.

Saat 20:00’e gelirken Meliha Hanım ve Numan Bey aÅŸağı inmeyince, “Ne oldu kız, baÅŸlarına bir ÅŸey mi geldi bunların, niye gelmediler?” diye sordum Hanife’ye. “Ne bileyim, sen bir gidip bak istersen!” dediÄŸinde, “Tamam!” diyerek yukarı çıktım. Kapılarının önüne gelip kulağımı dayadım kapıya. İçerden konuÅŸma sesleri geliyordu ama net duyamadım. Aynı zamanda dolap kapağının ve çekmecenin seslerini duydum.

AÅŸağı indim, “Kalkmışlar, gelirler birazdan!” dediÄŸimde, “Ä°yi tamam!” dedi Hanife. Televizyonun karşısındaki büyük koltuÄŸa oturduk. Ä°kimiz de çok heyecanlıydık. Hayatımızda ilk defa yaÅŸayacağımız bir ÅŸeydi bu. Birkaç dakika sonra mermer merdivenlerden ‘Tak tuk!’ sesleri geldiÄŸinde Hanife kalktı hemen ayaÄŸa. Ben de gayrı ihtiyari doÄŸruldum.

Derken Meliha Hanım merdivenin başında göründü. Numan Bey yoktu yanında. Vücudunu saran ve diz altına gelen siyah kadifeden tek parça bir elbise giymiş, başını da parlak kırmızı bir türbanla bağlamıştı. Boynuna beyaz büyük incilerle süslü uzun bir kolye takmıştı. Her iki bileğinde de taşlı bileklikler vardı. Siyah deri çantasını elinde tutuyordu. Sanki bir düğüne ya da davete gider gibi hazırlanmıştı. Çorapsız beyaz bacaklarının üstünde salına salına gelirken ben de ayağa kalktım. Yüzünde hafif bir makyaj vardı ayrıca.

Meliha Hanım küçümser bir eda ile baktı Hanife’ye. Sonra da, “Hanife Numan Bey gelmeyecek, sen onun için ekmek arasına bir ÅŸeyler koyup hazırla. Maden suyunu da unutma sakın, sonra yukarı çıkabilirsin!” dedi soÄŸuk ve üstten alır bir tonda. Hanife kekeleyerek, “Åžey, tamam!” dedikten sonra göz ucuyla baktı bana. Ardından tezgahın başına geçip sandviç hazırlamaya koyuldu.

Meliha Hanım baÅŸtan aÅŸağı süzdü beni. Sonra da, “Gömlek yakışmış, güzel olmuÅŸ!” dedi gülümseyerek. Nazikçe teÅŸekkür ettim. Karşıma geçip oturdu, Hanife’nin yukarı çıkmasını bekliyordu. Tedirgin gibiydi. Nihayet Hanife bir tepsiyle yukarı çıktığında Meliha Hanımın tedirginliÄŸi kayboldu. Bacak bacak üstüne atıp geriye yaslandı. “Ayakta durma öyle, gelsene!” diyerek elini uzatınca yanına oturdum.

Başını omzuma koyup sarıldı. ÅžiÅŸkin memeleri vücudunu saran kadife elbisenin altından fırlamış gibiydi, koluma deÄŸiyordu. SaÄŸ elimi omzuna attım. Yanağından öptüm. “Çok mutluyum, bursa sınırsız escort iyi ki buraya geldin. Ä°yi ki seninle tanıştım. Hayatım çok monoton, çok boÅŸtu, seninle anlam kazandı!” dedi yanağımdan öperek. “TeÅŸekkür ederim, ben de seninle tanıştığım için çok mutluyum!” dedim.

Hanife’nin zorla yedirdiÄŸi bulamacın gücü damarlarımda akmaya baÅŸlamıştı sanki. Ä°ki defa boÅŸalmış olsam da kendimi zinde hissediyordum. Omuz başını, elbisenin sıktığı kolunu okÅŸarken o da saÄŸ eliyle göğsümü okÅŸuyordu. Derken dudaklarımız kenetlendi, Meliha Hanım gözleri kapalı halde dudaklarıma asılmış, onları emiyordu. Uzattığım dilimi vakumlarken ben de onunkini emiyordum. Bir yandan da sol elimi elbisenin üstünden memelerine attım. Hanife gibi o da sutyen takmamıştı anlaşılan, memelerinin yumuÅŸaklığını ilk anda hissettim. Onun elbisesi gibi benim de pantolonum kadifeydi. Kalın yeÅŸil pantolonumun altında yarağım hareketlenmeye baÅŸlamıştı.

Deli gibi öpüşüyorduk, liseli aşıklar gibiydik. Derken Meliha Hanım kalktı ayaÄŸa, “Bu geceyi hemen baÅŸlayıp bitirmeyelim, sabaha kadar çok vaktimiz var nasılsa, olmaz mı?” deyince, “Olur, nasıl istersen!” dedim. Ama aslında böyle elimden kaçıp gitmesine bozulmuÅŸtum. Tezgahın başına geçti. Hanife’nin her sabah onlar için sıktığı taze portakal suyundan büyük bir bardaÄŸa doldurdu. Sonra da minik bir peynirli sandviç hazırlayıp önümdeki sehpaya koydu. “Bu gece sana hizmet etmek istiyorum, bu gece Hanife’nin yerine ben karın olacağım, sen de benim kocam olacaksın!” dedi gülümseyip.

GetirdiÄŸi sandviçi iki ısırıkta bitirdim. Kuvvet macunundan sonra çok aç deÄŸildim, ama Meliha Hanımı kırmak istemiyordum. Bardağı aldı, uzun pembe dilini çıkarıp bardağın aÄŸzını yaladı tıpkı bir mektup zarfını yalar gibi. Ardından portakal suyunu kendi elleriyle içirdi. Hanife’den sonra Meliha Hanım da beni elleriyle besliyordu bu akÅŸam.

Kısa yemek faslının ardından tekrar ateşli öpüşmenin kollarına bıraktık kendimizi. Dilimi yutacakmış gibi emiyordu. Bense memelerini avuçlamakla meşguldüm. Ne dün ne de bugün memeleri ile ilgilenmemiştim, ama şimdi beni vücudunda en fazla tahrik eden yeri memeleriydi. Memelerindeki sol elimi aşağı kaydırdım daha sonra. Elbisesini yukarı sıyırıp çorapsız bacaklarını, kalçalarını okşamaya başladım.

Meliha Hanım kendini geriye atmıştı ki çantasındaki telefon çalmaya baÅŸladı. “Pardon canım!” diyerek uzanıp çantasını aldı, içinden telefonunu çıkardı. Numan Bey arıyordu, görüntülü bir aramaydı yine. Meliha Hanım başını göğsüme yasladı, ekranı benim de görebileceÄŸim ÅŸekilde tuttuktan sonra aramayı açınca ekranda Numan Beyin yüzü göründü. Gülümsüyordu tıpkı öğlendeki gibi.

Telefon hışırtılı seslerle sallandıktan sonra Hanife’yi çekmeye baÅŸladı. Numan Bey çırılçıplak halde koltukta oturmuÅŸ, Hanife ise önünde dizlerinin üstüne çökmüştü. Hanife Numan Beyin kalkık yarağını almıştı aÄŸzına, sakso çekiyordu. “Kocan bakıyor, el salla ona, hadi gülümse biraz!” diyen Numan Beye baktı, ardından da yarağı emmeyi bırakıp gülümseyerek el salladı ekrana doÄŸru. “Nasılsın Tahsin?” dedikten sonra kaldığı yerden devam edip Numan Beyin sallanan yarağını aç bir kurt gibi kaptı. Zaman zaman hızlanıp yavaÅŸlıyor, dilini çıkarıp kökünden kafasına kadar yalıyordu yarağı. Numan Bey ise bu anları bir film yönetmeni gibi çekiyordu.

Öğle vakti aynı olayın tersini yaşamıştım. Meliha Hanım bana sakso çekerken Numan Bey izlemişti. Şimdiyse Hanife Numan Beye sakso çekiyor, ben izliyordum. Garip şekilde iğrenç bir olay gibi gözükmedi gözüme. Zaten dün sikişmelerine canlı şahit olduğumda da öyle görünmemişti. Hatta heyecan verici bulmuştum kendime bile itiraf etmekte zorlansam da.

Numan Beyin yarağı benimkinden biraz daha uzun ve kalın gibiydi ya da telefon ekranında o ÅŸekilde görünüyordu. Yeni tıraÅŸ etmiÅŸti. Hanife kılsız taÅŸaklarını emiyor, dondurma gibi yalıyordu. Halinden çok memnundu. Kocasının olmayan bir yarağı iÅŸtahla alıyordu aÄŸzına. Ekrana gözümü kırpmadan bakarken, Numan Bey, “Meliha siz de gelin, dörtlü yapmak istiyorum bu gece, hadi gelin buraya!” dedi ve kapattı telefonu.

Meliha Hanım telefonu sehpanın üstüne koyarken, “Anlamadım, ne olacak, oraya mı gideceÄŸiz?” dediÄŸimde, “Evet, bizi de çağırıyor, birlikte yapalım istiyor!” dedi gülümseyerek. “Nasıl yani, dördümüz birden mi?” dediÄŸimdeyse beni sakinleÅŸtirmeye çalışır gibi, “Hayatım, bizler artık Allahın huzurunda karı koca olduk, aramızda ayrım gayrım kalmadı. Çok şükür odamız da yatağımız da büyük. Numan Bey ayrı ayrı yapmaktansa birlikte yapalım istiyor!” dedi yanağımı okÅŸayıp.

“Grup seks mi yapacağız yani?” deyinceyse, “Hayatım, dediÄŸim gibi bizler artık birbirimize yabancı deÄŸiliz. Numan da benim kocam, sen de. Hanife de senin karın, ben de. Aramızda yabancılık yok. Yabancılar arası bir ÅŸey deÄŸil bu, bizler Allah huzurunda karı kocayız, hepimiz birbirimizin helaliyiz. Bırak ÅŸimdi bunları. Hadi gel yukarı gidelim!” diyerek kalktı ayaÄŸa. Elimden tutup önüme geçti.

Aynı yatakta dördümüz birden sikiÅŸecektik…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir