Aylin’n Ruyasi 2

Babes

Aylin’n Ruyasi 2
O gun ÅŸanslı günüydü Aylin’in; kayınvalidesi nin pek iÅŸi yoktu ve çocuÄŸa bakmak için zamanı olacaktı. Her gün aynı terane diye aklından geçirdi Aylin. Gerçektende her gün bir öncekinin fotokopisi gibiydi. Bulaşık, temizlik, çamaşır, alış veriÅŸ, çocuk bütün zamanını alıyordu, biri eksildiÄŸinde ise yerine gelecek mutlaka birÅŸeyler çıkıyor bütün zamanını alıyordu. Bazen oturmaya dahi vakti olmuyordu genç kadının. Bazı ÅŸeyleri hatırlamasa hepten unutmuÅŸ olacaktı, ama kafasında arada çakan ÅŸimÅŸekler ona hatırlatmalarda bulunuyor, tekdüze hayatını kısada olsa canlandırıp kısa süreliÄŸinede olsa canlandırıyordu genç kadını. Kocası, çocuÄŸu ve kendisi bir düzen içinde yaşıyorlardı. Her ailede olabilecek, herkesin olması gerektiÄŸini düşündüğü gibi bir hayatı vardı Aylin’in “her genç kadının rüyası.” YaÅŸadığı hayat herkesin olması gerektiÄŸini düşündüğü gibi bir hayattı, ne mutluydu O’na. Ä°nanamıyordu kendine….daha birkaç sene evvel bitirmemiÅŸmiy di üniversiteyi, genç kızlığı sanki dün gibiydi. Åžimdiyse evli, çocukluydu. Bir iç geçirdi, ben ne yapıyorum dercesine salladı kafasını, gözleri kısa süreliÄŸine kapanıp aralandı. Her günü kafasından hızla geçirdi; kalkış, kahvaltı, kocayı iÅŸe gönderme, çocuÄŸu besleme, sofra toparlanması, sonra belki 5 dakika ara, temizlik, çamaşır, bulaşık, ve daha nice yapılan ve yapılması gereken ev iÅŸleri, kayınvalidesini ziyaret, bazende yaÅŸadığı hayatın tam anlamıyla yaÅŸanması gereken türden bir hayat olduÄŸunu düşünerek onunla gurur duyan annesini ziyaret. Ne güzeldi herkesin yaÅŸanması gereken türden bir hayatı yaşıyor olmam dedi kendi kendine. Bütün bunları yapmıyor olsaydım sanki ne yapacaktım diye geçirdi içinden. Artık bu soruya yanıt veremiyordu, kendini o kadar kaptırmıştıki yaÅŸadığı hayata, istekleri, arzuları dipsiz bir kuyunun dibinde bir daha yüzeye çıkmayacakmışçasına kaybolup gitmiÅŸti. Allahtan baÅŸka hayat tarzlarını eleÅŸtirip yargılamıyorum diye geçirdi içinden, bu kadarı fazla olurdu. Kuyunun dibinde bırakmalımıydı arzu, istek ve geçmiÅŸ hayallerini. Arada çıkmalarını, geçmiÅŸte ne olduÄŸunu hatırlatmalarını istedi kendine, ama bunu tam anlamıyla nasıl yapacağını bilemediÄŸi için ÅŸaÅŸkın ÅŸaÅŸkın baktı aynada kendine. Åžu anda çalışıyor olmalıydı. Çocuk kayınvalidesindeydi, ve evde iÅŸleri olduÄŸu için öyleydi. Çocuk evdeykende yapabilirdi yapacaklarını ama böylesi daha rahat olurdu. Ama kendini o an o kadar tembel hissediyordu ki! Kocası çocuk hala kayınvalidesindeyken gelirse belki, düşük te olsa bir olasılık bir macera yaÅŸayabilirlerdi; bir seks macerası. Çok seyrek olmasada seks maceralarının süresi azalmış, oda yapması gereken iÅŸler listesine girmiÅŸ gibiydi; kocasını memnun etmek…Oysa o çok daha fazlasını istiyordu, tam bir macera, yarım yamalak, yapmış olmak için yapmak, yada olması gerektiÄŸi için deÄŸil, ama içinde artık bu sönmeyen, kavurucu ateÅŸi söndürmek, ve söner sönmez tekrar yakıp, tekrar tekrar, kan ter içinde kalana kadar çılgıncasına seviÅŸmek için. Yatağında, saçı başı karışmış, geceliÄŸinin içerisinde o kadar güzeldiki genç kadın. Sanki birisiyle çılgıncasına seviÅŸmiÅŸ gibi karmakarışıktı saçları, hatta bir an için seviÅŸmenin sonundaki tatlı yorgunluÄŸu bile hissetti bedeninde, ne kadar aslında yorgunluÄŸunun nedeni bu olmasada. Hayat belk**e yapmak istediÄŸin ÅŸeylerin deÄŸilde yapamadığın ÅŸeylerin bir bütünüdür dedi kendine. Belk**e insanları farklı yapan bu idi, isteklerini bilenler, istediklerini alanlar, ve istediklerini bilipte hayatın kıskacında kalıp, uzanıp istediÄŸini alamayanlar diye geçirdi içinden. Sonrada kendini “ben mutluyum” diye telkin etti, sonrada “kime yalan söylüyorum, en azından kendime karşı dürüst olabilirim” diyerek buruÅŸturdu yüzünü. Mutluda olsa, mutsuzda O’nun hayatıydı bu. Kendine kalsa yapacak birÅŸeyi yoktu, böyle devam ediyordu hayat, daha bir çok insanın devam ettiÄŸi gibi. Bir ÅŸekilde yaşıyoruz, neslimizi devam ettiriyoruz, yiyoruz, içiyoruz, ve gelip geçiyoruz…zaten olması gerekende bu deÄŸilmiydi. Daha ne isteyebilirdi? Kocası hiçbir ÅŸeylerini eksik etmiyor, O’nu aldatmıyordu. Bunları düşünmek için hiç enerjim yok diye düşündü. Hava çok soÄŸuktu, buda zaten az olan enerjisinin büyük kısmını alıp götürmüş, geriye bir tembellik bırakmıştı bedeninde. Ama seviÅŸebilirim, o kadar enerjim var diye düşündü. Nasıl, nasıl bir senaryo olabilirdi??? Önce nasıl istediÄŸine karar vermeliydi. Romantik bir akÅŸamın sonunda, dinlendirici, soft bir müzik eÅŸliÄŸinde dans ederken öpüşmelerle baÅŸlayan yumuÅŸak bir seviÅŸmemi, yoksa içindeki vahÅŸi hayvanı serbest bırakıp onun vahÅŸiliÄŸinin gereÄŸi yerine getirip, çılgıncasına ypılan sert bir seviÅŸmemi istiyorum diye sordu kendine. Ä°kiside O’na uygundu, ikiside farklı zamanlarda biribirinden daha zevkli olabilir diye düşündü. Åžu anda kocasının eve gelip, kapıyı açar açmaz dudaklarına yapışıp, üstündekileri yırtarcasına çıkartıp onu delicesine sikmesini istedi. Bunu ne kadar hoÅŸuna gideceÄŸini düşündü. Ama kocasını bu ressimden çıkartıp bir baÅŸkasını yerleÅŸtirdiÄŸnde de aynı duyguyu hissetti. Kocası düşüncelerini okuyamadığına göre sorun yoktu, zaten o anda orada da deÄŸildi, ve iÅŸten izin alıp, eve gelip O’nun la seviÅŸmeside pek mümkün deÄŸildi. Bir uçakta olsaydı, nereye gittiÄŸi belli olmayan, yada herhangi bir yere giden, uzun bir yola. Tek başına….Yükseklerden uçarken, zayıf ışıklarının bulutları hafifçe aydınlattığı bir uçak. Bütün yolcuların uyanmayacasına uykuya daldığı, sadece motorlarının çıkardığı sesin belli belirsiz duyulduÄŸu bir uçak. Sanki bir seks filminden kopyalanmış bir sahne gibi diye düşündü kendi kendine…..yada bir tren. Rayların üzerinde ilerlerken çıkardığı melodik ses, iyice kısılmış ışıkların içinde herkesin uyuduÄŸu, ama sadece bir O’nun vede erkeÄŸin uyumadığı bir vagon, yada sadece ikisinin olduÄŸu bir tren restaurantı. Kaptırmıştı kendini bu fikre. Gülümsedi, ve nasıl devam etsem diye sordu kendi kendine. ÖrneÄŸin, ne giymeliydi. Çok ÅŸatafata gerek yok dedi, resmiyeti sevmem. Bir kot pantolon, kazak ve botlar kafi gelir. Ya adam, o rolü kim oynayacak diye sordu kendi kendine. Beraber olmaktan zevk alacağı, o içine girdiÄŸinde O’nu baÅŸka bir aleme götürüp, geçicide olsa O’na herÅŸeyi unutturabilecek biri vardı aslında. Tren’de uyuyamam diye geçirdi içinden. Önce koyunu, sonrada kazağını üzerine geçirip çıktı odasından. Tren hafifçe yalpalandığı halde yürüdü restauranta. Herkes uyumuÅŸtu…Koridorların ışığıyla aydınlanan trenin yakın çevresinde hiç bir ÅŸey gözükmüyordu. Gözlerini sonuna kadar açıp bir ÅŸeyler görmeye çalışsada baÅŸarılı olamadı. Dışarısı soÄŸuk olmalıydı, camlar buharlaÅŸmış, görmeyi dahada zorlaÅŸtırıyordu. Saçşarını ellerinin tersiyle çabucak kazağının yakasından çıkartıp ilerledi restauranta doÄŸru. Gecenin bu vaktinde restaurantta ne bulmayı bekliyordu? Ama sonuçta senaryo buydu. Restaurantta bir adam bulacaktı, yanlız, bir ÅŸeyler içip camı silerek dışarısını seyretmeye çalışan, canı sıkılmış, uyku tutmamış ve Aylin’i eÄŸlendirmeye gönüllü olabilecek biri. Ãœstümü deÄŸiÅŸtirsemmi acaba diye düşündü Aylin, daha çekici, daha azdırıcı birÅŸeyle olmazmı diye geçirdi içinden. Beli pilili, eteÄŸi dizlerinin üzerinde, bol, siyah bir elbise giydi hemen kafasında. Bacaklarına siyah külotlu çoraplarıyla topuklu siyah ayakkabılarını geçirdi restauranta girerken. Sanki matem tutuyorum diye geçirdi kafasından, ama deÄŸiÅŸtirmeyede üşendi. Raylar üzerinde hafifçe sarsılan trende O’da hafifçe yalpalayarak girdi restauranta. Girer girmez göz geçirdi ama kimseyi göremedi. Sadece köşede, ışıktan uzak kalmış bir masada, bir sigara ateÅŸi yandı söndü, ve bir duman bulutu ışığa doÄŸru yayıldı. Garsonu yada, bir baÅŸka görevliyi ararcasına baktı etrafına Aylin ama gecenin bu saatinde zaten beklenti içinde olduÄŸu ÅŸey bir ÅŸeyler yemek deÄŸildi. Ä°lerleyip cam kenarına oturdu. Kafasındada ne yapacağını bilemedi. Dirseklerini masanın üzerine koyup ellerini yüzünün önünde birleÅŸtirip, sigara ateÅŸinin ışığının geldiÄŸi yöne arada bakışlarmı fırlatmalıydı. Yoksa bacak bacak üzerine atıp hiç oralı olmadan adamın gelip O’nunla tanışmasınımı beklemeliydi, yoksa insiyatif alıp bunu kendimi yapmalıydı. Sonuncusu olamazdı. Bu adamın ateÅŸini söndürebilir, daha uzak kalıp ne kadar ulaşılmaz olursam o kadar daha iyi olabilir diye düşündü. Adamın ÅŸu anda kalp atışları hızlanmaya baÅŸlamalı, ve içindeki o vahÅŸi hayvan kafesin kapısını zorlamaya bÅŸlamalı diye içinden geçirip gülümsedi. Hemen düşüncesinde kendine siyah bir çanta yapıp çıkardı. Çantayı açıp çıkardı sigarasını. Paketten 1 tane çıkartıp koydu dudaklarının arasına, ama ne çakmak ne de kibrit ekledi çantada sahip olduklarına. Bir kaç saniye çantasında ateÅŸ aradıktan sonra baktı biraz evvel sigara dumanının geldiÄŸi yöne. Tekrar harlandı sigaranın ateÅŸi. Adam ÅŸimdi gelip yakmalıydı sigarasını, ve geldikten sonra geri gitmeyip oturmalıydı masasına. İç gıcıklayıcı, tahrik edici bir parfüm sürdü kafsında boynuna ve göğüslerine, bu o kadar davetkar bir koku olmalıydıki bir koklayan bir daha yanından ayrılmamalıydı. Adam yavaşça kalktı, ve çıktı karanlığın içinden. Orta yaÅŸlı bir adam yerleÅŸtirdi sahneye. Kel kafalı, gözlüklü, iyi yapılı, spor giyimli bir adam. Siyah balıkçı yaka kazağı, kot pantolonu, spor ayakkabılarıyla gayet rahat görünümlü bir adam. Çakmağı uzatınca Aylin’de dudaklarıyla uzattı sigarasını. Gerçek hayatta olsa bir öksürük krizine girmesi içten bile deÄŸildi. Aylin’ nin sigarasını yaktıktan sonra konuÅŸtu adam.

“Ä°yi akÅŸamlar.” Aylin gülümseyerek yanıt verdi adamın selamına “sizede.” Adam gülümsedi. Aslında uzanıp kadının yanığını okÅŸayabilir, gözlerinin içine bakıp, kendini onu öpmekten alamayabilirdi, ama bu çok çabuk olurdu. O’nu azırabildiÄŸim kadar azdırmalı, o vahÅŸi hayvanı kafesin kapısını kırabilecek noktaya getirmeliyim diye düşündü Aylin.
“Oturmazmısınız?” dediÄŸinde sanki adam bu soruyu bekliyormuşçasına çekti sandalyeyi ve yerleÅŸti genç kadının karşısına. Aylin gülümserken aÄŸzının kenarındaki kıvrımın belirginleÅŸmesine özen gösterdi, ve mutlaka gamzemi farketmeli diye düşündü. Adamın bu kıvrımlara gözü takıldı.
“Six hang istasyondan bindiniz trene?” diye sordu genç kadın. “Uzun zamandır trendeyim, nereden bindiÄŸimide hatırlamıyorum” diye yanıtladı adam. “Zaten bunun da pek önemi yok. Tren hiç durmaz, restauranta’da gelen pek olmaz. Sizin burada olmanız benim için sürpriz oldu. Ya siz, siz hangi istasyondan bindiniz?” Kadın bir nefes çekti sigarasından, ve kuvvetli bir ÅŸekilde savurdu dumanını. “Bugün, bugün kendi hayal istasyonumdan bindim trene, ve bir kaç saatliÄŸine seyahat etmeyi planlıyorum sizinle” diye yanıtladı. Adamda bir ÅŸaşırmışlık belirtisi yoktu, tam aksine gülümseyip devam etti; “demek bu sizin hayal treniniz, ve bende sizin bir hayal ürününüzüm.” Gülümsedi genç kadın sigarasını iÅŸaret parmağıyla orta parmağının arasında tutarken yanıtladı ” Evet, bu trende sende benim bir hayal ürünümsünüz, aslında ben ne istersen siz onu yapacaksınız, burada, hayalimde geçirdiÄŸiniz zamanı bana istediÄŸimi yaparak geri ödeyeceksiniz.” Adam gülümsedi. “Bu aslında o kadarda kötü deÄŸil. Tam aksine, bana yapacağınız dürüst istekleri yerine getirmek benim için bir zevk.” diye karşılık verdi adam. Aylin kendini post modern, sembolik, o seyretmesi imkansız, ağır, psikolojik, psikiyatrik filmlerden birinin içindeymiÅŸ gibi hissetti.

“Kokumu alıyormusun?” diye sordu adama. Adam yavaşça kalktı yerinden, herÅŸey yavaÅŸ olmalı burada diye geçirdi Aylin kafasından. Adam masanın etrafından dolaşıp gelirken döndü Aylin sandalyesiyle adama doÄŸru. Bacak bacak üzerine atmış, bir elinde sigarası, diÄŸer koluyla desteklerken baktı adama gülümseyerek. “Ne düşünüyorsun?” diye sordu adama. “Bu sanki sabah beni uyandırmak için çalan bir alarm zili. Ama sadece bilincimi deÄŸil, içimde saklı olan ve her zaman uyanmayan bir baÅŸkasını da uyandıran bir alarm gibi. Daha önce ÅŸahit olmadığım, baÅŸkasının yapamadığı bir uyanış var içimde. Kalbimden fırlayıp çıkmak, ve seni bir lokmada yutmak isteyen biri var içimde.” Aylin gülümsedi, hayvan uyanıyor diye geçirdi içinden. Ãœsteki ayağını bir aÅŸağı bir yukarı salladı, ve bir nefes daha çekti sigarasından. “Sence ne yapmalısın?” diye sordu adama. Adam yavaşça yaklaÅŸtı Aylin’e, kadın hayalinde ayakkabısını çıkartıp uzattı ayağını ona yaklaÅŸan adamı durdurmak için, yüzüne bakıp gülümsedi “tekmeliyormu kapıları?” Adam yavaşça yanıtladı “evet, ama hiç bir kafesin kapısının dayanabileceÄŸini sanmıyorum” diye yanıtladı. Aylin’in gülümsemesinin yerini bir ÅŸevhet ifadesi aldı “benimk**e öyle, ama benim kapılarım daha saÄŸlam” diye yanıtladı kadın. Ayağıyla araladı karşısında ayakta duran adamın bacaklarını. Yavaşça, bir aÅŸağı, bir yukarı ayağıyla okÅŸadı adamın bacaklarını yüzündeki ÅŸevhet ifadesiyle, adamın yüzündeki ifadeyi gözünden kaçırmadan. Sonra yavaşça ulaÅŸtı adamın bacaklarının arasına ayağıyla, hafifçe bastırıp daireler çizdi adamın aletinde. Bir iç geçirip biraz daha bastırdı ve güzelmi diye sorarcasına başını biraz yana eÄŸip gülümsedi. Adamda kendini bastırınca yumuÅŸakça, canını yakmadan itti adamı. “Acele yok ÅŸampiyon! Son duraÄŸa daha çok var.” Hayalinde geçirdi ayakkabısını ayağına ve bacağını kaldırdı ötekisinin üzerinden. Adamın kalp atışları sanki içindeki hayvanın kapıyı tekmelemesinin sesiydi, yavaşça yukarı çekti eteÄŸini Aylin, ve iÅŸaret parmağıyla adama gel gel yaptı. Adam iyice yaklaşında diz çöktürdü adamı bacaklarının arasında. Önce yavaşça bastı adamın omuzuna, sonra yine yavaşça bacağını boynuna dolayıp çekti adamın yüzünü o tatlı noktaya. Adam dünyadaki en nadide çiçeÄŸi koklarcasına çekti Aylin’nin kokusunu içine. Ä°yice, hem hayalinde hemde reelde iyice ıslanmıştı kadının çiçeÄŸi. Başını arkaya atıp, elleriyle kavrayıp çekti adamın kafasını bacaklarının arasına. Adam koklamaya devam etti o mükemmel, nadide çiçeÄŸi. Mesafe kalmasada, bacaklarından tutup yapıştırdı dudaklarını bir çeÅŸmeden su içmek istercesine. Hem adam çekti Aylini kendine hemde Aylin dahada yapıştırdı bacaklarının arasını adamın dudaklarına. “İç, iç beni” diye fısıldadı. Aylin’nin nefesi sıklaÅŸtı, ve zevkten her kasılıp kendini arkaya attığında adam dahada yapıştırdı kendinikadının bacaklarının arasına. “Yırt, yırt” diye fısıldayabildi Aylin….adam yavaşça kavradı kadının külotlu çorabını, ve büyük sayılabilecek bir çaba ile büyük bir delik açtı çorabında. Artık bütün ihtiÅŸamıyla karşısındaydı o çiçek. Önce bir kaç saniye süzdü çiçeÄŸi adam hafifçe masaj yaparken tam o noktaya. Kadın biraz kendine gelir gibi oldukça adam yaklaÅŸtırdı dilini kadının çiçeÄŸine. “Çok güzel, çok güzel” diye fısıldadı adam “çok güzel kokuyor, ve çok tatlı ” diyerek yumuldu Aylin’nin çiçeÄŸine. Önce yavaÅŸ, nazik dil darbeleriyle, sonrasındaysa hem dilini hemde dudaklarını kullanarak sevdi kadının çiçeÄŸini. Aylin’nin gözleri faltaşı gibi açılıp, kasıldıkça sıklaÅŸtırdı adam dil darbelerini. Adam kadının bacaklarını kavrayıp itti hafifçe geriye, ve çıkardı kadının ikinci çiçeÄŸini bütün güzelliÄŸiyle “yala” diye inledi kadın “yala beni….yala, hem amımı, hem götümü, yala beni, yala” diye fısıldadı kadın nefes nefese. Adam bir tempo tutturdu diliyle. Önce iyice sulanan çiçeÄŸi iyice yalayıp sularını içiyor, sonrada diliyle arka çiçeÄŸe masaj yapıp onu ıslatıyor, bu aradada Aylin’i deli ediyordu…Kadın uzanıp tuttu adamın kafasını durdurmak istercesinie. Nefes nefese, çekip oturttu adamı yanına, başı dönmüş, kafasını zor tutuyordu yukarıda, gözler bir kapanıp açılıyor, nefesini toparlamaya çalışıyordu. Yavaşça ensesinden tutup çekti adamı dudaklarına. Bir eli ensesinde, dudakları dudaklarında, öteki eliyle uzandı adamın bacaklarının arasına. Açtı femuarını ve daldırdı elini içeriye. BaÅŸarılı olamayınca ayrıldı dudaklarından adamın ve iki elini kullanarak çıkardı adamın adamın aletini dışarıya. Büyük, kalın bir alet yerleÅŸtirmiÅŸti hayaline. Ä°ki eliyle, yavaşça sıvazlarken süzdü adamın aletini “AÄŸzım sulandı” dedi, sonra bir an hayalinde bile olsa garipsedi söylediÄŸini ama umursamadı ve tekrarlayıp eÄŸildi adamın aletine. Öpmeden önce yavaşça tükürüp ıslattı, sonra aÅŸağı yukarı sıvazladı, biraz daha ıslatıp dahada kayganlaÅŸtırdı, ve sıvazlamaya devam etti. Sonra yavaşça öptü kafasını, aÄŸzından çıkartmadan, sandalyeden inip diz çöktü adamın önünde, dahada aÅŸağıya çekti pantalonunu. AÄŸzından çıkartmadan bir eli ÅŸaftında, diÄŸeri toplarında hem masaj yapıp hemde öperek adamı çıldırtmaya, vahÅŸi hayvanın tekmelerini sıklaÅŸtırıp kapıyı kırdırmaya çalışıyordu. Adamın kalp atışları hızlanıyor, aletini tutarken atan nabzını hissediyordu. Adamın aleti büyüdükçe arada aÄŸzından çıkartıp hızlı hızlı sıvazlarken adamın reaksiyonunu görmek, daha delirip delirmediÄŸini anlamak için yüzüne bakıyor, sonra tekrar deli gibi üzerine eÄŸilip emmeye baÅŸlıyordu. Adam kasılıyor, kendini geriye atıp tekrar kasılıp, sanki elektroÅŸoka marus kalmışçasına titriyordu. Hızla yerinden kalkıp, masaya eÄŸildi kadın; “yala, yala beni” adam Aylinin arkasında diz çöktü, kalçalarını hafifçe ayırıp daldırdı dilini çiçeklerin derinliÄŸine. Kadını deli gibi yaladıkça Aylinin kalçaları adamın dilinde bir aÅŸağı bir yukarı dans etti, her dil darbesinde kadın dahada itti kalçalarını adamın suratına, dahada bastırdı. “Sik….sik beni aÅŸkım, sik sik artık beni” Adam yavaşça doÄŸruldu genç kadının arkasında. Hemen herÅŸeyi çıkarttı Aylin hayalinde. Adam kalın aletini tutup yavaşça yönlendirdi genç kadının kukusuna. Ve yavaşça girerken kadın uzunca bir iç geçirip gömdü yüzünü masanın üzerine. Adam önce haraketsiz kaldı, genç kadın yavaşça, adamın haraket etmesini istercesine itti kalçalarını ve sonra yavaşça çekti; “hadi, hadi aÅŸkım, sik beni sik beni” diye fısıldarken adam kadının sularının kokusunu çekti içine. Sonra yavaşça, kalçalarından tutup çekmeye baÅŸladı kendine. Bir yandan kalçalarından çekiyor diÄŸer yandan itip aletini çiçeÄŸin derinliklerine yerleÅŸtiriyordu. Adam Aylin’in arkasında tempo tutarken dahada dağıldı genç kadının, saçları, gözleri kapandı, aralandı, nefesi dahada sıklaÅŸtı. Adam arada çıkıyor, Aylin oyuncağı alınmış bir çocuk gibi debelenip “yapmaaaa, çıkmaaaa, sik beni, sik daha sert sik” diye fısıldayınca tekrar giriyor ve tempo tutuyordu. Adam Aylin’in kalçalarından daha hızlı çekiyor, ve bir arabanın motor pistonu gibi aletini kukusuna daldırıp çekiyordu. Daha hızlı, daha hızlı. Vücutlarının biribirine çarparken, piston çiçeÄŸe girip çıkarken çıkan sesler trenin raylar üzerinde giderken çıkarttığı sesle, makinistin düdüğünün sesine karışıyor, sanki Aylin’le adamın delicesine sikiÅŸmesini bir bayram, festival havasına sokup kutlama yapıyordu. Aylin hayalinde adamı dahada hızlandırdı, bu pozisyonda adamınki içinde sanki dahada büyüyor, azmanlaşıyor, kukusunu yırtıyordu. “Devam et, aÅŸkım, bas, bas bana, sik beni” diye cesaret veriyor, adamda onun dediÄŸini iki etmeyip kalçalarından tutup köklüyordu Aylin’e. “Kapı kırıldı, kapı kırıldı” diye inledi Aylin, “geliyorum, geliyorum, geliyorum, durma, durma aÅŸkım, sik beni, ben gelene kadar, haydi sik sik sik” dedikçe adam pompalayıp hızlandırdı pistonu. En sonunda uzun ve kenskin bir düdük duyuldu ve Aylin nefesi bir kaç saniyeliÄŸine durup, vücudu sarsıntılar geçirirken dahada hızlandı adam. Ä°ki hayvanda artık inlerinden çıkmış, varoluÅŸlarını ele geçirmiÅŸti. Ä°kiside sarsıldı tren düdüğünün eÅŸliÄŸinde….Aylin uzun süre su altında kaldıktan sonra dışarı çıkmış gibi aniden nefes almaya baÅŸladı yatağında. Eli hala bacaklarının arasında…DoÄŸruldu, baktı aynada kendine. Bu iÅŸte çok farklıydı diye düşündü parmaklarını saçlarının arasında gezdirirken. Sonra yataÄŸa baktı, çeÅŸmenin suyuyla sırılsıklam olmuÅŸtu, önce somurttu sonra gülümsedi. Haydi Aylin iÅŸ başına.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir